Tağut Beşşar Esed'in Devrilmesi Hakkında Şeyh Sami el-Uraydi'den Açıklama

Suriye'de Hurras ed Din ketibesiyle hareket ettiği bilinen Şeyh Sami El-Uraydi, Şam cihadının zafere ulaşmasını tebrik eden bir risale yayınladı.
Şeyh Sami el-Uraydi savaşın başından bu yana sahada olup Nusra'nın Şeri Kadısı idi. Sami el Uraydi, 5 milyon dolar ödülle ABD'nin de arananlar listesinde. Ürdünlü hadis alimi olan El Uraydi, Ürdün Üniversitesi'nde hadis alanında yüksek lisans yaptı. 2001 yılında Bağdat İslam Üniversitesi'nde doktorasını tamamladı.
Savaşın başladığı 2011 yılında Suriye'ye geçen Sami el Ureydi, Nusret Cephesi'nin kurucu isimleri arasındaydı. Nusret Cephesi'nin biatını bozup adını Şam'ın Fethi Cephesi yapması üzerine Ebu Hammam eş Şami, Ebu Culeybib Ürdüni gibi şeyhlerle beraber Hurras ed Din grubunu kurdu.
***
Tağut Beşşar Esed'in Devrilmesi Hakkında Açıklama
﴾Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helâk eder ve sizi bu yerde (Mısır’da) egemen kılıp, nasıl davranacağınıza bakacaktır﴿
Hamd, yardımıyla İslam'ı izzetli, kahrıyla şirki zelil kılan, emriyle işleri düzenleyen, tuzağı ile kafirlerin aklını başından alan, adaleti ile günleri döndüren ve fazlı ile güzel akıbeti muttakilerin kılan Allah'a mahsustur. Salat ve Selâm ; Allah'ın kılıcıyla İslam'ın nurunu yücelttiği kişinin, ehlinin ve ashabının üzerine olsun. Bundan sonra;
Şüphesiz ki Allah'ın genelde İslam alemi, özelde ise Şam ehli üzerindeki büyük nimetlerinden birisi de Şam'ın Tağutu Beşşar el-Esed'in düşmesiyle onlara ikramda bulunmasıdır.Hamd ve minnet Allah'a mahsustur. Allah'tan bu işin akıbetini İslam ehli için zafer, fetih ve yeryüzünde temkin olarak kılmasını diliyoruz.
Bu büyük hadisenin ortamında bu olaya ve sebeplerine dair tartışmalar ve ihtilaflar çoğaldı.
Burada rejimin düşmesine dışarıdan katkıda bulunan bir takım eller ve uluslararası bir entrika ve tuzak mı var?
Bu konuda şu noktalara dayanarak kısa bir açıklama yazmak istedim:
Birincisi: Öncelikle her müslümanın akidesinde yerleşmiş olan şudur ki olayların tamamı Allah'ın takdiri ve dilemesiyle meydana gelmektedir. Kâinatta meydana gelen her şey ancak Allah'ın takdiri ve dilemesiyle gerçekleşir. Allah dilediğini aziz, dilediğini ise zelil kılar. Allah Teala şöyle buyurmuştur:
"De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Mülkü dilediğine verir, dilediğinden de mülkü alırsın. Dilediğini izzetli kılar, dilediğini de zelil kılarsın. Hayr senin elindedir. Şüphesiz ki sen, her şeye gücü yetensin. Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğini hesapsız rızıklandırırsın." (Ali İmran: 26-27)
Meydana gelen şeyler hangi surette olursa olsun bir nimet, sınanma ve imtihan olarak Allah'ın takdiri ve dilemesiyle olmuştur.
İkincisi: Bu günlerde Şam'ın Tağutunun düşmesinde etkili olan sebeplerin en büyüğü, Allah'ın ümmetten mü'min ve sabırlı bir topluluğa onlarca yıldır bu rejime karşı dilleri, malları ve canlarıyla cihad etmelerini lutfetmesidir.
Bu büyük olay, bu son günlerin ve ayların veya son bir kaç yılın semeresi değildir. Aksine bu onlarca seneden beridir süren Hak ile Batıl arasındaki savaşın bir neticesidir. Öncekilerin sahip oldukları herşeyle güçlerinin yettiği kadar bu rejime karşı gösterdiği büyük mücadeleleri unutmamız büyük bir zulüm olur.
Büyük olaylar bir takım çabalara, büyük fedakarlıklara ve süregelen amellere ihtiyaç duyar. Bazen bazıları o amellerin küçük veya faydasız sanabilir. Ancak bu çabalar ve ameller hacmi ne olursa olsun zafer ve fetih sarayının tuğlalarını oluştururlar.
Üçüncüsü: Hiç şüphesiz Hak ile batıl arasında süren mücadelede Allah (azze ve celle)'nin iradesi tecelli etmiştir. Ve bu mücadelede batıl ehlinin hak ehline karşı kurmuş oldukları tuzak, hile ve savaşın devam etmesinde Allah'ın sünneti vaki olmuştur.Nitekim Allah (azze ve celle) şöyle buyurmuştur:
"Güçleri yeterse sizi dininizden döndürünceye kadar durmadan sizinle savaşırlar." (Bakara: 217)
Yine söyle buyurmuştur: "Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke’den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar.Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır" (Enfal: 30)
Ve yine şöyle buyurmuştur:
"Onlar gerçekten tuzaklarını kurmuşlardı.Tuzakları yüzünden dağlar yerinden oynayacak olsa bile, tuzakları Allah katındadır (Allah, onu bilir)." (İbrahim:46)
Ve yine şöyle buyurmuştur:
"Kâfirler, vargüçleriyle tuzak kurup duruyorlar.Ben de onların tuzaklarına karşı tuzak kuruyorum. Onun için sen o kâfirlere biraz mühlet ver, bir süre onları kendi hallerine bırak!" (Tarık: 15-17)
Mücrim olan bu nizâmın devrilmesinden meydane gelen olaylar, rabbâni sünnetin dâhili dışına çıkmaz. Şam'daki hak ile batıl ehli aradındaki mücadelede cereyan eden olayları takip eden hiç kimseye,mücrimlerin kurmuş olduğu bu büyük tuzak gizli kalmaz.
Hiç şüphesiz geçen dönemde bunların tuzakları, bu beldelerdeki İslam ehline karşı savaşması için mücrim olan bu nizâmı desteklemekti. Ve bu hususta kendi aralarında rolleri bölüşmüşlerdi.
Ancak ne zamanki bu merhalede onların maslahatına uygun olanın bu nizâmı devirmek olduğunu görünce, hak ve ehline karşı olan proje ve maslahatlarına uygun olanı gerçekleştirmek için nizamı destekleyerek kurdukları tuzağı, onu yıkarak başka bir tuzağa çevirdiler. Ve bu durum olayları takip eden hiç kimseye gizli kalmayacaktır.
Nitekim bu mücrimleri, yaptıkları bu planları değiştirmelerine iten en büyük sebeplerden biride, Allah (azze ve celle)'nin Şam ehline bu mücadelede göstermiş oldukları gayretlerine ve sabırlarına karşı olan ihsanıdır.
İşte bu ve benzeri sebeplerin toplanması ile Allah (azze ve celle)'nin müslümanları dünya hayatında müdâfaa etme sünneti gerçekleşmiştir . Allah (azze ve celle) şöyle buyurmuştur:
"Eğer Allah bu şekilde insanların bir kısmı eliyle diğer bir kısmını bertaraf etmeseydi, hiç şüphesiz yeryüzü fesâda uğrar, dirlik ve düzen kalmazdı." (Bakara:251)
Yine şöyle buyurmuştur:
"Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir" (Hac: 40)
Dördüncüsü: Allah (azze ve celle)'nin Şam ehline Beşşar Esed rejiminin düşmesi ve Allah'ın mü'min kullarını müdâfaa etme sünnetinin gerçekleşmesi ile olan bu lütfu kereminden sonra, bu nimetlerin akabinde ne yapacaklarını görmek için,bir imtihan ve deneme merhalesi gelmiştir.
Allah (azze ve celle)'nin de dediği gibi:
"Mûsâ, kavmine, “Allah’tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz yeryüzü Allah’ındır. Ona, kullarından dilediğini mirasçı kılar. Sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır” dedi. Dediler ki: “Sen bize gelmeden önce de bize işkence edildi, geldikten sonra da.” Mûsâ, “Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helâk edecek ve sizi bu yerde (Mısır’da) egemen kılıp, nasıl davranacağınıza bakacaktır” dedi." (Araf: 128-129)
İşte bu merhale Şam ehli ve kendilerinden sonra gelenler için önemli bir merhaledir. Bizlere düşen Allah (azze ve celle)'ye karşı sevip razı olduğu amellerle görünmektir ki bizlere olan nimetini, yardımını ve fazlını tamamlasın.
Allah'ım! Bizlere olan nimetini, afiyetimizi, ayıplarımızı gizlemeyi ve yardımını tamamla. Akıbetimizi senin yolunda hayırlı bir şehadetle sonlandır.
Şeyh Dr.Sami el-Uraydi (حفظه الله)
Cemâziye'l-Ahir 1446
Tercüme: Mukaveme Medya